Türkiye’nin ilk millî haberleşme uydusu olacak Türksat 6A projesinde tasarım montaj aşaması sonuna yaklaşıldı.

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Türksat A.Ş.’nin malî desteği, TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü’nün (TÜBİTAK UZAY) ana yükleniciliği, TUSAŞ, ASELSAN, CTech, yerli sanayi kuruluşları ve üniversitelerin desteğiyle 2014 yılı sonunda başlatılan projede tasarım aşamasının sonuna yaklaşıldı. Tasarlanan uydunun yeterlilik test modellerinin üretimine başlandı.

Proje Bu yılın başında kurulan Türkiye uzay ajansı kapsamında devam etmektedir.

“Türksat 6A’nın maliyeti yaklaşık 600 milyon lira”

TUSAŞ tesislerindeki Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nde (USET) tasarım çalışmaları devam eden Türksat 6A’nın üretimi, Fransa ile Japonya’da eğitim alan Türk mühendislerin katılımıyla gerçekleştiriliyor. Türksat 6A, Türkiye’nin daha önceki haberleşme uydularından farklı olarak, bütünüyle millî imkânlarla üretilecek olan ilk haberleşme uydusu olma özelliğini taşıyor. Yaklaşık 600 milyon lira maliyetle gerçekleştirilecek yerli uydu projesinde, uydu ve yer istasyonunda kullanılacak ekipman, yazılım ve birçok alt sistem de millî imkânlarla geliştiriliyor.

Türksat 6A için tamamen yerli ekipman kullandıklarını belirten Nas, “2021’de teslim edilecek. 2022’de fırlatılacak. 36500 km irtifaya çıkıyor. Avrupa’dan Malezya’ya geniş bir alanı kapsayacak” diyor.

 

Yakıt dâhil yaklaşık 4 bin 300 kilogramlık kütleye sahip olacak Türksat 6A, 42° Doğu boylamındaki yörüngeye yerleştirilecek. Türksat 6A, Türkiye’nin yanı sıra Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Asya kıtasının büyük bir bölümünde müşterilerine hizmet sunacak. Teknik özellikleriyle de dikkat çeken uydu, 18 aktif, 5 yedek, toplam 23 aktarıcıya sahip olacak.

Türkiye, yörüngede 15 yıl kalması planlanan Türksat 6A’nın hizmete alınmasıyla beraber haberleşme uydusu üretebilen 10 ülke arasına girecek.

Memleketimize şimdiden hayırlı uğurlu olmasını temenni ederim. 🙂

 

Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG)

Sonunda beklenen yerli ve milli otomobilimiz 27 Aralıkta Gebze bilişim vadisininde resmi açılışında prototipi görücüye çıktı. Muhteşem bir tanıtımla beklentilerin üstünde bir tasarım ve teknoloji ile üstün özellikleriyle tamamen mülkiyet hakları Türkiye’nin olan bir otomobilimiz gösterimi yapıldı.

Gerçekten Verilen bilgiler özellikle pil teknolojisi hakkında belirtilen teknoloji eğer gerçekleşirse Bırakın Türkiye pazarını tüm dünya pazarını sallayacak.
Hemen özelliklerinde bahsetmek gerekirse öncelikle SUV-C sekmen tinden başlayarak sırasıyla C-Sedan olmak üzere 2030 yılına kadar 5 model üretilmesi planlanmakta.

 

Başta tasarımı İtalyan menşeli bir tasarım firması tasarlandı dense de tasarımında Türk imzasıda var. Olsun Sonuçta tüm haklar bizim üzerimizde olduğunda kimse buna Türk markası değil diyemez. Tasarımı yapan firma sadece İtalyan değil Almanya, Fransa, İngiliz hatta Kore araba firmalarının da tasarımlarına imza atmış köklü bir firmadır.

 

KARİZMATİK TASARIM
Yerli otomobilin Ön gösterim versiyonu SUV ve konsept Sedan modellerinin dış tasarımında yer alan belirgin ve keskin hatlar otomobillerin sağlam ve güçlü karakterini dışa vururken aynı zamanda önümüzdeki yıllarda genişleyecek ürün gamının dizayn DNA’sını oluşturuyor.

Modern ve özgün tasarımında Anadolu selçuklu simgeleriyle birleştirildiği yerli otomobil, pek çok farklı yerinde Anadolu’nun kültürel simgelerini barındırıyor. Bunlara örnek olarak ön ızgaraya ve aracın jantlarına işlenen lale figürlerini gösterebiliriz. birkaç farklı noktada Anadolu’ya özgü simgelerin bulunduğunu da unutmamak gerekir.

 

 

YERLİ OTOMOBİLİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Tanıtım toplantısında belirtilen özellikleri aşağıda belirtiliği gibi;

– 30 dakikanın altında hızlı şarj imkanı veren otomobil, 300 km ve 500 km menzil opsiyonlarına sahip olacak.

– Yerli otomobilde, gelişmiş batarya yönetim ve aktif termal yönetim sistemlerinin sağladığı uzun ömürlü bataryalar mevcut. Otomobilde, 200 beygir güç ile 7.6 saniye, 400 beygir güç ile 4.8 saniye altında 0-100 km/s hızlanma kapasitesi bulunuyor.

– Yerli otomobil, sürekli olarak merkeze bağlı olacak ve bazı sistem güncellemeleri sürücünün bile hissedemeyeceği şekilde giderilecek. Ayrıca bakım ve parça değişimi gerektiren arıza durumlarında ise sistem, direkt olarak bakım noktasıyla iletişime geçecek.

– Yerli otomobil otonom sürüş teknolojisine sahip olacak. Trafik sıkıştığı zaman otomobil kendiliğinden durup kalkabilecek. Sürücünün direksiyonla kontrol etmesine gerek kalmayacak.

– Yerli otomobilde Holografik Asistan teknolojisi de bulunuyor. Bu teknolojiyle yol detayları, tümsekler, köprüler sürücünün direkt olarak gözbebeğine ışınlar yoluyla iletilecek. Sürücü yola bakarken aynı zamanda bu uyarıları da görebilecek. Holografik Asistan teknolojisi dünyada ilk kez kullanılıyor.

 

YERLİ OTOMOBİL NEREDE ÜRETİLECEK?

Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun (TOGG) yerli otomobilinin üretimi için Bursa’nın Gemlik ilçesinde bulunan Haralar bölgesindeki Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait araziye fabrika kurulacak. Arazi 4km² lik arazinin 1km² lik kısmı proje alanı olarak tahsis edilecek.

175 BİN ÜRETİM KAPASİTESİ

Yatırımın süresi başlangıç tarihi olan 30 Ekim 2019’dan itibaren 13 yıl olarak belirlendi. Elektrikli otomobilin üretimi 5 modelde, yılda 175 bin adet olacak. Yerli otomobil üretim tesisinde 300’ü nitelikli toplam 4 bin 323 kişi istihdam edilecek.

 

Kısaca Yerli otomobilimiz Milletimize Hayırlı uğurlu Olsun. Darısı Diğer yerli olmayan ürünlerin başına 🙂

 

 

 

Chomar (Çomar)

Ülkemizde genel olarak yabancı antivirüs programları kullanılmaktadır. Belki son kullanıcı olarak pek bu konuda kendimize pay biçmiyoruz. Ama Ülke genelinde ve Devlet olarak düşünüldüğünde yabancı antivirüs programlarını kullanmak bazı art niyetli hackerler için bize açık kapı bırakabilir. Örneğin devlet güvenli olduğunu düşündüğü antivirüs programlarını yüklediğinde önlem aldığını düşünülebilir. Akıllara şu soru gelebilir. Acaba bu yabancı antivirüs programlarına ne kadar güvenebiliriz. Bir bakarsınız bir anda sisteme sızmış ve antivürüs programı buna açık kapı bırakarak önemli verilere ulaşabilmiştir.

Böyle güvenlik açıklarına dur demek için Mersin Teknoparkta 10 kişilik uzman kadrosu 2 yıllık bir çalışmanın ardından Yerli antivirüs programı yapmayı başardılar. Öncelik olarak kurumsal olmak üzere bireysel kullanıcılar ve akıllı telefonlar için olmak üzere 3 ürün kategorisinde satışa sunuldu.

Yerli olması bir yana Devletimizin kullandığı bir çok bilgisayarda Chomar Antivirüs programı alınmaya başlandı. Bireysel kullanıcılar ise programın kendi sitesinden veya Devlet malzeme ofisi internet sitesinden alabilirler.

Bende bu programın deneme sürümünü masaüstü bilgisayarıma yükleyip daha sonra deneyimlerimi paylaşacağım. Sizde sitesinden deneme sürümünü indirip tecrübelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.

GPS, Dünya üzerinde herhangi engelsiz bir görüş hattında, dört veya daha fazla uydusu ile her türlü hava koşulunda yer ve zaman bilgileri sağlayan uzay tabanlı uydu navigasyon sistemidir. Bununla Dünyadaki herhangi bir balıkçıdan tutun Yolcu uçaklarına, normal Akıllı telefonlarımıza, navigasyon cihazlarına kadar her türlü konum belirleme sistemlerinde kullanılmaktadır.

Aralık 2018 de Yerli bir uzay Ajansımızın kurulması ile birlikte uzay teknolojilerinde hedeflenen  bir çok gelişmeye ön ayak olacak bu kurum işte bu noktada devreye giriyor.

Neden Yerli GPS?

Dünyada Konum bilgisi ABD nin 32 uydusundan oluşan GPS sistemi en yagın olarak kullanılmaktadır. Başka ülkelere ait çeşitli alternatifleri bulunmaktadır. Ancak her türlü durum istediği noktada GPS sinyalini karartarak uçakların veya yer sistemlerini Kör edebilecekleri aşikardır. Düşün ki siz yurt dışında veya içinde bir nokta operasyonu yapacaksınız. Savaş uçaklarınız veya İHA/SİHA larınızla konum bilgisinin olmadığında yer unsurlarının adeta kör edilmesi kaçınılmazdır.

Yukarıda da değindiğimiz gibi Türkiye Uzay ajansı Kritik bazı görevleri olacak. Daha önceleri Kendi uydularımızı yapacak teknolojilerimiz yoktu. Bundan dolayıdır ki ülkeler bazında çalışmalar Tübitak Uzay tarafından ortaklaşa olarak yapılabiliyordu. 2009 Yılında Göktürk-1 Gözlem uydumuzun İtalyan firması ile başlamıştı. Dünya üzerinde Her hangi bir yerin 50cm netlikte görüntüsünü alabiliyordu. Tabi İsrail bundan haberdar oldu. İtalyan firmasına bazı parçaları ve teknolojileri İsrail tarafından verildiğinden firmaya çok büyük bir baskı yapıyor ve uydunun bazı parçalarını vermemekle tehdit ediyordu.

Tabi bu gelişmeler üzerine Türkiye Cumhuriyeti İtalyan firmasının parasını kesti. Firma U dönüşü yaparak Uydunun üretimine devam etti. Bu projenin devamı olarak da Göktürk-2 uydusu da devam ediyordu. Göktürk-1 İse bu gelişmelerle geciktiğinden ötürü Önce Göktürk-2 uydusu Çin’den fırlatıldı. Bu gelişme bile bizim Kendi yeli imkanlarla uydu yapımının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Devam proje olarak da Şimdi %100 terli olarak Göktürk-3 uydusu yapılmaktadır.

Bunun gibi bir çok sıkıntıya gelecekte karşılaşmayacağımızı kimse söyleyemez.

Yerli GPS Uydularımız.

İşte bu sorunlar nedeniyle Böyle bir sisteme BKZS Yani Bölgesel konumlama ve zamanlama sistemi  Olarak da tanımlanan Yerli GPS sistemi için Yerli olarak üretilip Öz imkanlarımızla birlikte Dünya yörüngesine oturtulacak 6 adet uydudan oluşan bu sistemin Kendi Uzay ajansımız tarafından yönetilmesi gerekmektedir. Bunun için proje dahilinde Aselsan, Tübitak gibi bir çok firmayı altın toparlaması için Türkiye Uzay Ajansı Aralık 2018 de kurulmuştur.

Sistem 2025 yılına kadar uyduların Dünya yörüngesine oturtulup çalışır vaziyete gelmesi Beklenmektedir. Yerlilik oranımız arttıkça dışarıdan gelebilecek Baskılar ve operasyonel gücümüzü akamete uğratacak her türlü tehditte ortadan kalkmış olacaktır.

GPS uyduları sayesinde Türk silahlı kuvvetlerimiz ve ülkemizin savunması konusunda ileriye dönük bu adımlar sayesinde dışa bağımlılığımız en aza inmiş olacaktır.

Kısa zamanda Milli güvenliğimiz yanında sivil amaçlıda kullanıma açılması, sivil teknolojiler için lokomotif olması dileğiyle.

Tamamen Yerli İmkanlarla üretime geçecek olan ATAK-2 IDEF fuarında hazırlanan mockup ile görünümü sergiye alındı. Helikopterin birebir ölçülerdeki modelini çalışan TUSAŞ, yoğun bir mesainin sonunda Ağır Sınıf Taarruz Helikopter “mockup”ını IDEF’19’a yetiştirdi.

Ağır Sınıf Taarruz Helikopter modeli, TUSAŞ’ın standında başta kendi sınıfındaki en etkili taarruz helikopteri Atak olmak üzere şirketin diğer hava platformlarıyla ilk kez kamuoyu önüne çıkacak.

T129 ATAK Helikopteri’nde kazanılan teknolojik bilgi birikimi ve operasyonel tecrübe neticesinde, tamamen milli ve yerli imkân ve kabiliyetler ile tasarlanacak ATAK 2 Taarruz Helikopteri Projesi için ilk uçuşun 5 yıl sonra yapılması planlanıyor. 2025 Yılı itibari ile de seri üretime geçilecek.

Bu doğrultuda, T625 Genel Maksat Helikopteri Projesi kapsamında da geliştirilen alt sistemlerinde de kullanılacak olması beraberinde arttırılacak faydalı yük, modern aviyonik sistemler ve düşürülmüş lojistik maliyetiyle yüksek performansa sahip olacaktır.

Neden Yeni bir Helikoptere İhtiyacımız Var?

Bizim zaten T-129 Atak helikopterimiz var, neden başka bir platrofma daha büyük bir helikopter yapalım ki diye düşüne bilirsiniz. Evet kendi çapında T-129 helikopter iç güvenlik operasyonlarında ve Terörle mücadelede oldukça etkili ve başarılı platform. Karşısında teröristler var Gayri nizami harpte oldukça da başarılı. Ancak nizami ve düzenli bir düşman ordusunda Biraz  sinek siklet kalıyor. Karşı tarafında  Radarları olan, 30mm taret veya güdümlü füze veya başka sistemlere olduğundan daha etkili bir saldırı helikopteri olması çok doğaldır. Bunun yanı sıra Üretilecek Yeni helikopterin üretimi ve ihracatında diğer T-129 helikopterden daha kolay ve sıkıntıların sıfırlandığı bir platform olacak.

Ayrıca T-625 için geliştirilmeye başlanan Gökbey de kullanılması planlanan Turbo şaft motorlarda bu platformda Kullanılması planlanıyor. Böylelikle İhracatımızda çıkabilecek Birçok sıkıntı da ortadan kalkmış olacaktır. Yüzde yüz yerli bir motora sahip olacak ATAK-2 helikopter ile sorun ortadan kalkacak.

Aselsanın geliştireceği Özel bazı radarlarda T-129 helikopterine takılması mümkün olamıyordu. Böylelikle Yeni geliştirilecek helikopter de de bu sorunlar ortadan kalkmış ve karadaki gücümüze Hava desteği olarak da güç çarpanı olarak çok ileriye taşıyacaktır.

Cüssesi ve kabiliyetleri ile Muadilleri olan Apache ve rus helikopterleri satın almak yerine kendi geliştirdiğimiz taaruz helikopteri ve yerli mühimmatlarla gelecekte çıkabilecek konvansiyona savaşlarda elimiz de çok etikili bir savaş makinesi olması gücümüzü kesebilecek veya akamete uğratabilecek bir çok sorunuda ortadan kaldırmaktadır. Platformlar geliştikçe Dünya üzerindeki söz hakkımız ve söz sahibi olmak için çok büyük etkileri zamanla anlaşılacaktır. Tam bağımsız ve özgürlük İçin Yaşasın Yerli!.

 

 

 

ATAK-2 Taaruz Helikopteri Teknik Analizi
Mürettebat 2 personel
Yükseklik 3,40 mt
Uzunluk 14,54 mt
Genişlik 3,49 mt
Uçuş Süresi 3,5 saat Görev durumuna göre 4,5 saat
Azami Kalkış Ağırlığı 10.000 kg
Ana Rotor Çapı 11,80mt
Yakıt 980 Lt
Azami Menzil 650 km
Azami Yükseklik 4.600 mt
Servis Tavanı 6.000 mt
Azami Hız ± 320 Km/s
Tırmanma Oranı 19.26m/sn
Dikey Tırmanma Oranı 7.6m/sn
Operasyonel Kabiliyet -40°/+50° Sıcaklık ve Buzlanma Koşulunda
Zırh 12,7mm Mühtimmata dayanıklı Kompozit Zırhlı Kokpit ve Motor Kompartımanı
HOGE 4281m
HIGE 4362m
Silah Kapasitesi 1200 Kg
Silah Çeşitleri 18 Adet Lazer Güdümlü Füze
84 Adet Güdümsüz Füze
10 Adet Anti-Tank Füzesi (Tank Destroyer)
650 Adet kapasiteli 30mm. Top

Türk savunma sanayisi tarafından geliştirilerek üretilen balistik koruyucu başlıklar, yurt dışında tercih edilmeye başlandı.

Havacılık ve savunma sistemlerine yönelik, kompozit parçaların tasarımı ve üretiminde uzmanlaşan CES İleri Kompozit ve Savunma Teknolojileri AŞ, hava ve kara araçlarının korunmasına yönelik çözümlere son dönemde kişisel koruma ekipmanlarını da ekledi.

CES İleri Kompozit Genel Müdür Yardımcısı Selçuk Şentürk, AA muhabirine, balistik konusunda 10 yılı bulan deneyimli personelle araç platformlarından başlamak üzere son 3 yıldır balistik koruma çözümleri ürettiklerini söyledi.

Araç koruma çözümlerini kişisel korumanın takip ettiğini belirten Şentürk, böylelikle daha önce yurt dışından büyük miktarlarda alınan balistik koruyucu başlıklara yerli çözümler üretmeyi hedeflediklerini bildirdi.

En popüler ürünlere rakip

Üzerinde çalıştıkları ürünün geçen yılın son çeyreğinden itibaren seri üretimine başladıklarını ifade eden Şentürk, şöyle konuştu:

“Geçen yıl ilk ihracatımızı bir Batı Avrupa ülkesine yaptık. Bu sene yine aynı ülkeden sipariş aldık. Orta Doğu’da bir ülkeye küçük miktarda da olsa ihracat yaptık. Bu sene Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığımızın (SSB) yaptığı ön kalifikasyon değerlendirmesinde de ürünümüz bütün testleri başarıyla geçerek kendi silahlı kuvvetlerimize, emniyet güçlerimize verilecek şekilde kalifiye bir ürün olduğunu ispatlamış oldu. Ürünümüz, özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika’da üretilen ve şu anda çok popüler olan ürünlerle en az aynı düzeyde balistik koruma seviyesine sahip. Konfor, tasarım, kullanım rahatlığı olarak son derece üst düzeyde bir ürün. Kullandığımız malzeme, kompozit teknolojisinin izin verdiği en üst düzey malzeme. Bu sebeple daha önceki örneklerinden çok daha hafif bir ürün. Artık bütün iç aksamıyla 1 kilograma kadar hafifletebildiğimiz bir kompozit başlıktan bahsediyoruz. Bunu değişik koruma seviyelerinde üretebiliyoruz. Özellikle son zamanlarda büyük tehdit haline gelmiş kalaşnikof mermisine karşı da bu başlığımızı birtakım eklemeli zırhlarla koruyucu hale getirebiliyoruz. Bu sebeple özellikle 14. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda (IDEF’19) kompozit başlığımızı tanıtmayı hedefliyoruz.”

Türkiye’nin ihtiyaçlarını ihracat izleyecek

Selçuk Şentürk, Türkiye’deki ihtiyaçları karşılamaya hazır olduklarını bütün ön testleri geçerek gösterdiklerini dile getirdi.

Hem ihtiyaç makamlarıyla hem tedarik makamı olan SSB ile temasların olumlu sonuçlar verdiğini vurgulayan Şentürk, ihalelerin sonuçlanmasını beklediklerini belirtti.

Şentürk, şunları kaydetti:

“Bu doğrultuda sene sonuna kadar önemli miktarlarda kaskı kendi askerlerimiz ve güvenlik güçlerimizle buluşturmuş olacağız. Hedefimiz öncelikle Türkiye’deki ihtiyacı tamamen karşılamak ama bunun yanı sıra ürünümüzü muhakkak Avrupa’ya, Orta Doğu’ya ve Kuzey Amerika’ya pazarlamak. Çünkü savunma sanayimizin en büyük hedefi ihracat yapmak, Türkiye’ye döviz girdisi sağlamak. Bu sebeple ürünlerimizi onların da isteklerine göre şekillendiriyoruz.”

Kaynak:AA

Yeni Vestel Venüs Z30 Artık piyasada.

Yerlilik alanında yerli üretimi teşvik eden Vestelin yeni amiral gemisi Vestel Venüs Z30 artık piyasada satışa sunuldu.
Ürünü inceleme fırsatım olmadı ancak bir önceki Z20 telefonunu kullanıyorum ve gayette memnunum.  Gelelim bu telefonun özelliklerine.

Vestel’in en yeni akıllı telefonu Vestel Venus Z30 2400 TL fiyatla satışa çıktı. Telefon 1080 x 2246 (FHD+) Pixel çözünürlükte 6.18 inçlik bir ekrana sahip. Bu ekran Corning Gorilla Glass 3 ile korunuyor.

Venus Z30 8 çekirdekli MediaTek MT6763T (Helio P23) işlemci ve 4GB RAM ile birlikte çalışıyor. Micro SD kart ile 256 GB’a kadar arttırılabilir 64 GB Dahili hafızası bulunuyor.

Venus Z30 Android 8.1 (Oreo) işletim sistemini kullanıyor ve hızlı şarj destekleyen 3300 mAh batarya ile geliyor. Ayrıca telefon USB Type-C kullanıyor.

Kamera tarafında Z30 arka tarafta 16 MP + 2 MP çözünürlükte çift kamera sistemine sahip. 2 MP olan kamera derinlik efekti için düşünülmüş. Ön tarafta ise 16 MP çözünürlükte tek kamera bulunuyor.

Mavi, altın ve siyah renklerde satışa çıkan akıllı telefonun arka tarafı cam, çerçeve kısımları ile alüminyum malzemeden üretilmiş.

Bizde telefonu bu özelliklerini beğendik. Aynı özelliklerde veya daha yüksek fahiş fiyatlara verceğiniz paralar yerine bu telefonu şiddetle tavsiye ederiz.

Ekonomimizin en çok ithal ettiği ürünler den olan akıllı telefonlar yüzünden büyük açıklar vermekteyiz. Paramızın Ekonomimiz içinde kalması adına bu gibi yerli ürünleri kullanımı oldukça önemli.

GURURLA YERLİ.

 

 

Yerli kitlesel fonlama platformu Arıkovanı, yurtdışında çeşitli örneklerini gördüğümüz akıllı bir ürüne daha kucak açtı. Akıllı kilit sistemi OttoLock, ev/ofis anahtarı taşımanın sıkıntılarını tarihe gömmek istiyor.

OttoLock, kısaca akıllı telefonunuz ile kapınızı kilitlemenizi ve açmanızı sağlayan bir akılı donanım girişimi. Anahtarınıza ihtiyaç duymadan, tek tuşla kapınızı telefonunuz üzerinden açıp evinize girebiliyorsunuz. Üstelik kapınızı açmak için kapıda yanında olmanıza da gerek yok. Misafirleriniz için sanal anahtar oluşturup evde olmadığınız zamanlarda da kapınızın açılmasını sağlayabiliyorsunuz.

Evdeki herkes için anahtar oluşturmak mümkün, çocuklar dahil.

Basit bir uygulama arayüzü ve farklı kilit/kapak tasarımıyla gelen OttoLock’un montajı da görünüşe göre oldukça basit. Elektrik bağlantısına ihtiyaç duymayan OttoLock, pille çalışıyor ve Bluetooth üzerinden iletişim kuruyor. Ayrıca arzu edildiği zaman mevcut metal anahtarlar ile giriş çıkış yapılmasına da imkan tanıyor.

Diğer yandan OttoLock tek kişilik bir anahtar sistemi de değil. Yani evde yaşayan herkes için anahtar oluşturulabiliyor. Bu sayede eve kimin girip çıktığını görmek de mümkün oluyor. Ana kullanıcıyı anında bilgilendiren sistem, belli zaman aralıklarında giriş ve çıkış izni belirlenmesini de sağlıyor.

OttoLock’un arkasındaki teknoloji

Yukarıdaki videoda da gördüğünüz üzere OttoLock’un arkasında Webrazzi okuyucularının yakından tanıdığı akıllı araç paylaşım girişimi YOYO var. YOYO’nun kurucu ortağı Berkman Çavuşoğlu, otomobiller için geliştirdikleri teknolojiyi OttoLock ile farklı bir alanda güncelleyerek kullandıklarını söylüyor. Keza farklı alanlardan gelen diğer kurucular da (Alper Burat, Ali Mete Kurt ve Kudret Keskin) OttoLock akıllı kapı kilit sisteminin özel şekilde yeniden tasarlandığını aktarıyor.

Bilmeyenler için paylaşmam gerekirse YOYO, başarılı bir girişim olmanın yanında araç kapılarını mobil uygulama üzerinden açma teknolojisi için KOSGEB‘den destek almayı başarmışttı. Yani bu alanda teknolojik yeterliliğini kanıtlama başarısı göstermişti ve OttoLock’un da bu anlamda beklentileri karşılayacak bir ürün olacağını tahmin ediyorum.

 

Dünyada bir çok ülkede kullanılan ve elektrik ile çalışan silah, Türk mühendisleri tarafından yerli olarak geliştirildi ve kullanıma hazırlandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen 100 günlük icraat programında, “Savunma sanayi projelerine ayrı bir önem veriyorum. Programımızda yer alan 400 projenin 48’i savunma sanayimize aittir” açıklamasında bulunmuştu. Bunun üzerine Albayraklar Savunma A.Ş. çalışmalarında sona gelinen milli elektroşok silahı ‘Wattozz’un ilk fotoğraflarını kamuoyu ile paylaştı.

WattozzSida (Silahlı İnsansız Deniz Aracı) projesiyle tüm dünyanın dikkatini üzerine çeken yerli şirket, şimdi de üretimini bitirdiği uzaktan etkili kablosuz Milli enerji silahı Wattozz’un dünya tanıtımını yapmaya hazırlanıyor.

TÜRK YAPIMI SİLAH KABLOSUZ OLARAK GELİŞTİRİLDİ

Dünyanın birçok ülkesinde kullanılan ABD menşeili Taser silahı, ciddi yaralanmalara sebep olduğu gerekçesiyle son yıllarda çok tartışılıyor. Uluslararası Af Örgütü’nün raporlarında da Taser’ın ciddi yaralanmalar oluşturduğu onlarca vaka bulunuyor. Söz konusu tabancanın aksine kablosuz olarak geliştirilen ve üstün özelliklere sahip olan Türk yapımı enerji silahı Wattozz dikkatleri üzerine çekiyor.

“BİZ AMERİKA’DAN DAHA İYİSİNİ YAPABİLİYORUZ”

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Albayraklar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Albayrak, tabancanın Türk akademisyenler tarafından yüzde yüz yerli malzemeyle üretildiğine vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye piyade tüfeğini bile yabancı lisans altında üreten bir ülkeyken son 15-16 yılda her şey değişti. Artık dünyaya helikopter, insansız hava aracı gibi ağır silahlar satan bir ülke haline geldik. Ürettiğimiz Wattozz Enerji Silahı da bunun en büyük göstergelerinden biridir. Biz Amerika’dan daha iyisini yapabiliyoruz. Silahımız, Türk akademisyenler tarafından tamamen farklı bir teknoloji ve yüzde yüz yerli malzeme ile üretildi. Dünyada bir eşi ve benzeri daha bulunmuyor. Bu gelişmiş silahın tüm emniyet güçleri tarafından kullanılmaya başlanması ile dünyada ateşli silah kullanımının azalacağını, ölüm ve ağır yaralanma gibi istenmeyen durumların önüne geçileceğini düşünüyorum”.

 

Türkiye Uzay Ajansı’nın kuruluşuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamesi Resmi Gazete’de yayımlandı.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı olacak olan Türkiye Uzay Ajansı’nın merkezi Ankara olacak. İdari ve mali açıdan özerk olacak olan ajansın kendine özel bir bütçesi olacak.

Milli uzay programını hazırlamak ve bu kapsamda projelerin hayata geçirilmesini sağlamak Türkiye Uzay Ajansı’nın görevi olacak.

Kararnamede belirlenen görev ve yetkileri yerine getirmek üzere tüzel kişiliği haiz, idari ve mali özerkliği ile özel bütçeye sahip olacak Ajans, Cumhurbaşkanınca belirlenen politikalar doğrultusunda “Milli Uzay Programı”nın hazırlanarak hayata geçirilmesi için çalışmalar yürütecek.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile ilgili olacak Ajans, uzay ve havacılık bilimi ve teknolojilerine yönelik orta ve uzun vadeli amaçları, temel ilke ve yaklaşımları, hedef ve öncelikleri, performans ölçütlerini, bunlara ulaşmak için izlenecek yöntemler ile kaynak dağılımlarını da içeren stratejik planlar hazırlayacak.

Türkiye Uzay Ajansının görevleri arasında rekabetçi bir uzay ve havacılık sanayinin geliştirilmesi, toplumun refahı ve milli menfaatler doğrultusunda uzay ve havacılık teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılması, uzay ve havacılık teknolojileri alanında bilimsel ve teknolojik altyapıların ve insan kaynaklarının geliştirilmesi, kapasite ve yeteneklerin artırılması, uzaya bağımsız erişim imkanı sağlayacak tesis ve teknolojilerin kazanılması, uzay ve havacılık bilimi ve teknolojileri alanındaki uzmanlık ve bilgi birikiminden milli sanayinin diğer sektörlerinin de yararlanabilmesi için gerekli çalışmaların yapılması bulunuyor.

Ulusal kapsamda ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) nezdinde yürütülen spektrum ve yörünge tahsis ve koordinasyon faaliyetleri ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından yürütülen görevler hariç olmak üzere uzay araçları ve uzay yer sistemlerine ilişkin ulusal egemenlik kapsamındaki hakların kullanımına karar vermeye yetkili olacak Ajans, bu hakların yönetimi ve kullandırılmasına yönelik usul ve esasları belirleyerek, bu haklarla ilgili ulusal yükümlülüklerin gereklerini yerine getirecek.

Ulusal ve uluslararası kuruluşlarla koordinasyonu yürütecek

Uzay yer istasyonlarının işletilmesine yönelik sözleşme imzalamak, uzay yer istasyonları arasında koordinasyonu sağlamak, Türkiye’nin uzaya yönelik hak ve menfaatlerinin korunması ve güvence altına alınması için ulusal ve uluslararası kuruluşlarla koordinasyonu yürütmekle yetkili olacak Ajans, milletlerarası andlaşmalar uyarınca uzaya fırlatılan nesnelerin kayıtlarını devlet adına tutacak ve Birleşmiş Milletler nezdinde tescil işlemlerini gerçekleştirecek veya tescil işlemlerini gerçekleştirmek üzere yetkilendirme yapacak.

Ticari, bilimsel ve araştırma-geliştirme amaçlı uzay operasyonları ile insanlı veya insansız uzaya erişim ve uzayın keşfine yönelik operasyonları yaptırmak veya yapılmasını koordine etme görevini yürütecek Ajans, uydu, fırlatma araç ve sistemleri, hava araçları, simülatörler, uzay platformları dahil uzay ve havacılıkla ilgili her türlü ürün, teknoloji, sistem, tesis, araç ve gereçlerin tasarımı, üretimi, entegrasyonu ve gerekli testlerinin yapılmasını sağlamak amacıyla plan, proje ve çalışmalar gerçekleştirecek.

Kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör kuruluşları tarafından uzaya gönderilecek uydu ve uzay araçlarının yurt içinden fırlatılmasına, yörüngeye yerleştirilmesine ve geri döndürülmesine ilişkin gerekli izinleri vererek koordinasyonu sağlayacak Ajans, uydu ve uzay araçlarının yurt dışından fırlatılmasına, yörüngeye yerleştirilmesine ve geri döndürülmesine ilişkin bildirimleri da kayıt altına alacak.

Uzay ve havacılığa yönelik ilgi merakın geliştirilmesine öncülük yapacak

Türkiye Uzay Ajansı, uzay ve hava araçları ile uzay yer sistemleri alanında her türlü tasarım, analiz, üretim, test, operasyon ve entegrasyon faaliyetlerini düzenleyip, izleyerek ve gerektiğinde bu hususlarda yetkilendirme yaparak gerekli süreçleri yürütecek.

Uzay ve havacılık bilimi ve teknolojilerinin; ülke kalkınması, milli güvenliğin sağlanması, kamu sağlığının ve çevrenin korunması, doğal kaynakların ve tarımsal verimliliğin tespit edilmesi, doğal afetlerin erken tespitinin yapılması ve doğal afetlerden kaynaklanan hasarların azaltılması, milletlerarası andlaşmalar ve yükümlülüklerin takibine yönelik kullanılması amacıyla yapılacak çalışmalarda ilgili kurumlar ile koordinasyonu sağlayacak olan Ajans, ülke genelinde uzay ve havacılık alanında bilim ve teknolojilere yönelik ilgi ve merakın geliştirilmesinde de öncülük yapacak.

Ajans bu amaçla faaliyet alanlarında kamuoyuna ulaşmak için gerekli yayınları yaparak, her türlü iletişim ortamında içerik hazırlayıp sunarak etkinlikler gerçekleştirecek ve bu amaca yönelik faaliyetleri destekleyecek.

 Milli güvenlik ve kamu düzeninin sağlanmasında rol oynayacak

Milli güvenlik ve kamu düzeninin sağlanması amacıyla görevi kapsamında yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen verilerin standartlarını oluşturacak olan Türkiye Uzay Ajansı, gerektiğinde bu verilerin işlenmesini, saklanmasını ve kullanılmasını sağlamak ve paylaşım şartlarını düzenlemekle sorumlu olacak.

Türkiye’nin sahip olduğu kritik uzay ve havacılık teknolojilerinin ihracına ilişkin usul ve esasları ilgili kurum ve kuruluşlarla koordineli olarak belirleyecek Ajans, deneysel amaçlı uzay ve hava araçları, uzay ve yer sistemleri ile alt sistemler, ekipman ve bileşenlerin geliştirilmesinde, uzayın keşfine yönelik araştırmalar yaptırarak, gerekli sistem ve araçların tasarlanması, geliştirilmesi ve sair suretle temin edilmesi için üniversiteler ve diğer bilimsel faaliyette bulunan kurum ve kuruluşlarla veya yurt dışındaki kuruluşlarla iş birliği yaparak gerekli çalışmaların yürütülmesini gerçekleştirecek.

Uzay ve havacılık alanında bilim ve teknolojilere ilişkin uluslararası standartları da dikkate alacak Ajans, ilgili kurum ve kuruluşlarla koordinasyon içinde ülke standartlarını belirlemeye yönelik çalışmalar yürütecek.

Uzay ve havacılık bilimi ve teknolojilerinde dışa bağımlılığı azaltmak, uluslararası alanda rekabet gücünü artırmak, bilimsel ve teknolojik altyapıyı oluşturmak ve her türlü yeni teknolojinin geliştirilmesi amacıyla Ar-Ge ve yüksek teknoloji girişimciliği destek programları hazırlayacak Ajans, astronomi ve uzay bilimleri ile ilgili çalışmaları destekleyerek, ulusal düzeyde yürütülen çalışmaları koordine edecek, gözlem ve ölçüm sistemleri teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalara destek vererek uluslararası iş birliklerini geliştirecek.

Ajans Yönetim Kurulu 7 üyeden oluşacak

Türkiye Uzay Ajansı Yönetim Kurulu, başkan dahil 7 üyeden oluşacak. Yönetim Kurulu, Ajansın en üst karar organı olacak ve Ajansın Başkanı, Yönetim Kurulunun da başkanı olarak görev yapacak.

Başkan dışındaki Yönetim Kurulu üyelerinin görev süresi üç yıl olacak. Görev süresi biten üyeler yeniden seçilebilecek. Başkan yardımcılarından Yönetim Kurulu üyeliğine atananlardan görevleri herhangi bir nedenle son bulanların Yönetim Kurulu üyelikleri de sona erecek.

Ajansın Yönetim Kurulu her ay en az bir kere toplanacak. Yönetim Kurulunun olağan toplantılarına yıl içinde toplam dört defa veya üst üste üç defa katılmayan üyelerin üyelikleri Yönetim Kurulu kararıyla düşürülebilecek.

Herhangi bir nedenle boşalan üyeliklere seçilen üyelerin görev süresi de üç yıl olacak. Yönetim Kurulunun çalışma usul ve esasları, Yönetim Kurulu kararı doğrultusunda Ajans tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecek.

Yönetim Kurulu üyelerine ayda ikiden fazla olmamak üzere her bir toplantı için 9000 ek gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda huzur hakkı ödenecek.

Türkiye Uzay Ajansı Yönetim Kurulunun görev ve yetkileri ise şunlar olacak:

“Cumhurbaşkanınca belirlenen uzay ve havacılık bilimi ve teknolojileri politikalarını uygulamak. Uzay politikası doğrultusunda Milli Uzay Programı’nı hazırlamak. Ajansın çalışma ilkeleri ile bilimsel, teknolojik, hukuki ve idari altyapı ve insan kaynağı altyapısının oluşturulmasına dair düzenlemeleri yapmak. İnsan kaynakları politikasını oluşturmak ve uygulanmasını izlemek, personelin nitelikleri, işe alınmaları, performans değerlendirme kriterleri ile ilgili genel esasları belirlemek. Ajansın faaliyetlerini yönlendirmek, denetlemek ve koordinasyonu sağlamak. Ajansın faaliyet sonuçlarını, belirlenen politika, strateji ve hedefler doğrultusunda izlemek, değerlendirmek ve beklenen performansın sağlanmadığı alanlar için gerekli tedbirleri almak. Gerektiğinde yurt içinde çalışma ofisi açılmasına karar vermek, buralarda istihdam edilecek personelle ilgili hususlarda kararlar almak. Uzay ve havacılık teknoloji ve sistemleri ile ilgili her türlü tesis ve altyapının kurdurulmasına veya kiralanmasına ilişkin hususlarda karar almak. İlgili mevzuatına göre faaliyet alanı ile ilgili ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlara üye olmak veya üyelikten ayrılmak için karar vermek; yurt dışında temsilcilik açmak için karar almak. Ajansın görevleri ile ilgili yürüteceği faaliyetler çerçevesinde; ücret, telif ve işletme ücreti tarifelerini belirlemek. Uzay ve havacılık bilimi ve teknolojilerinin gelişimini ve yaygınlaştırılmasını destekleyici mahiyette finans, hukuk, yönetim, işletme, pazarlama ve benzeri konularda çalışmalar yapmak veya yaptırmak konusunda karar almak. Uluslararası uzay hukukundaki gelişmeleri izlemek ve muadil yabancı kuruluşlar ile işbirliği yapmak, uzay hukukuna ilişkin mevzuat dahil her türlü çalışmaları yürütmek. Uzay ve havacılık teknolojileri ile ilgili bölgesel veya uluslararası oluşum ve kuruluşlara üye olmak, görev alanı ile ilgili konularda uluslararası kuruluşlar ve ülkelerle bağlantı sağlamak, uluslararası oluşum, kuruluş ve anlaşmalar nezdinde ülkemizi temsil edecek personeli görevlendirmek.”

Ajans, belirtilen uzay ve havacılık bilimi ve teknolojileri faaliyetlerine ilişkin genel usul ve esasları Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulunun ilke ve önerilerini dikkate alarak belirleyecek.

Uzay ve havacılık alanında Ar-Ge çalışmaları desteklenecek

Türkiye Uzay Ajansının gelirleri, her yıl genel bütçeden aktarılacak tutar ile yapılan yetkilendirmeler ve danışma hizmeti karşılığı elde edilecek gelirler, buluşlardan doğan haklara ilişkin gelirler, yapılacak her türlü yardım, bağış ve vasiyetler, Ajansa ait taşınır veya taşınmaz malların gelirleri ile yayın ve diğer faaliyet gelirlerinden oluşacak.

Ayrıca Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanlığı gelirleri kapsamında, TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından bir önceki yıl elde edilen gelirlerin yüzde 20’si oranında izleyen yılın ocak ayı sonuna kadar aktarılacak tutar ile Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün yıllık gelirlerinden o yıla ilişkin her türlü giderinin karşılanmasından sonra kalan miktarın yüzde 20’si oranında izleyen yılın ocak ayı sonuna kadar aktarılacak tutar da Ajansı gelirleri arasında yer alacak.

Bu arada 655 sayılı Ulaştırma ve Altyapı Alanına ilişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 40’ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına aktarılan tutarın yüzde 20’si de aktarmayı takip eden ayın sonuna kadar Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca Ajans hesaplarına aktarılacak. Aktarılan bu tutarlar, uzay ve havacılık araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla kullanılacak.

Ajans, Cumhurbaşkanınca belirlenen uzay ve havacılık bilimi ve teknolojileri politikaları doğrultusunda Türkiye’nin önceliklerinin belirlendiği stratejik planlar çerçevesinde ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamak amacıyla proje ve burs çağrılarına çıkabilecek.

Bu kapsamda Ajans uzay ve havacılık bilimi ve teknolojileri alanındaki Ar-Ge ihtiyaçlarını karşılamak üzere Yönetim Kurulu’nun kararıyla TÜBİTAK programları üzerinden proje çağrılarına çıkacak, insan kaynağı ihtiyaçlarını karşılamak üzere TÜBİTAK üzerinden burs verebilecek.

Kamu kurum ve kuruluşları personeli Türkiye Uzay Ajansında geçici olarak görevlendirilebilecek ve ilgili kanun ve yönetmelikler çerçevesinde yerli veya yabancı personel istihdam edilebilecek.

Kamu kurum ve kuruluşlarınca sağlanan burslardan doğan zorunlu hizmet yükümlülükleri, yükümlünün isteği, Ajansın talebi ve yükümlünün bağlı olduğu bakanın onayı ile Ajansa devredilebilecek.

Ajans Başkanı ve Başkan Yardımcıları, mali ve sosyal hak ve yardımlar ile diğer özlük hakları bakımından sırasıyla Türkiye İstatistik Kurumu Başkan ve Başkan Yardımcılarına denk olacak.

Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürlüğü kapatıldı

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde bulunan Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürlüğü kapatıldı.

Söz konusu Genel Müdürlüğe ait her türlü taşınır, taşıt, araç, gereç, yazılı ve elektronik ortamdaki evrak kayıt ve dokümanların Ajansa devrine ilişkin iş ve işlemler ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanı tarafından oluşturulacak bir komisyon tarafından 3 ay içinde yerine getirilecek.

Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmekte olan proje ve faaliyetlere ilişkin devir hükümleri de Ajans ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı arasında düzenlenecek bir protokolle belirlenecek.

Bu arada Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürlüğüne tahsisli kadrolar mevcutlu olarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının merkez teşkilatı bünyesinde yer alan birimlere dağıtılacak.

Ayrıca Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığında Havacılık ve Uzay Teknolojileri Uzman Yardımcısı unvanlı kadrolarda görev yapan personelin kadro unvanları da başka bir işleme gerek kalmaksızın Ulaştırma ve Haberleşme Uzman Yardımcısı şeklinde; Havacılık ve Uzay Teknolojileri Uzmanı unvanlı kadrolarda görev yapan personel de kadro unvanları başka bir işleme gerek kalmaksızın Ulaştırma ve Haberleşme Uzmanı şeklinde değiştirildi.

Honda Motor, Boston Dynamics, SoftBank Robotics gibi şirketler, geliştirdikleri robotlar ile tüm dünyayı hayrete düşürmeyi başarırken Türkiye’de de geliştirdiği son teknoloji robotlarla çok ciddi hizmetlere katkıda bulunan bir şirket bulunuyor; Akınsoft. Aslen 1995 yılında bir yazılım şirketi olarak kurulan Akınsoft, 2009 yılında robotik çalışmalara yatırım yapmaya başladı.

 

Akınsoft, robotik çalışmaları ile Boston Dynamics’e ‘şu an için’ rakip olmayabilir. Ancak geçtiğimiz yıl Konya’da açılışını yaptığı üretim tesisi ile kendi ürettiği hareket motorlarını ve kontrol kartlarını kullanan 4 farklı kategoride robotlar üretiyor ve dünyanın en büyük havalimanlarından biri olan İstanbul Havalimanı da dahil pek çok önemli yerde hizmet veriyor.

Şirketin kurucusu olan girişimci ve iş adamı Dr. Özgür Akın, Hürriyet Gazetesi’nden Ahmet Can’a önemli açıklamalarda bulundu; ‘’Öncelikli olarak ilk Ar-Ge faaliyetlerimize 2009 yılında ‘Akıncı’ adındaki modellerimizle başladık. Akıncı 1, Akıncı 2 ve Akıncı 3 modellerimizle iki ayaklı modeller geliştirdik. Ancak daha sonra hizmet robotlarının öne çıkmaya başladığını gördük. İnsanlara hizmet eden robotlar bir trend haline dönüştü.“Biz bu trendi kaçırmamak için rotamızı servis robotlarına doğru çevirdik ve dünyanın ilk kadın yazılımcısı olan ‘Ada’nın adını verdiğimiz seriyi geliştirmeye başladık. Ada modellerimiz, farklı alanlarda hizmet verdi. Fuarlarda ve restoranlarda hizmet verdi. 6 farklı modelle bu alanda yer aldık. Son olarak Mini Ada modelimizi çıkardık. Mini Ada modelimizin önünde bir ekran var. Karşısına geçenlerle sohbet edebiliyor. Çok yakında İstanbul Havalimanı’ndaki yolculara yol göstermeye başlayacak.’’

Arat isimli 4 ayaklı robotun en önemli projelerinden biri olduğunu dile getiren Akın, ‘’Bu robot, denge açısından stabil olmasından dolayı arazi şartlarında görev alacak şekilde tasarlandı. Sensör yapısından dolayı arazide birçok görevi yerine getirebilecek. Aynı zamanda tarım ülkesiyiz ve maalesef tarımda verimliliğimiz çok düşük. Bu yüzden tarım robotları da geliştiriyoruz. PNCR 1 ve PNCR 2 adında iki model geliştirdik.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, ülkemizdeki bilim insanlarının Beyaz Kıta’ya gidiş tarihini ve projeye dair detayları paylaştı. 3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi’nin herhangi bir hava muhalefeti olmaması durumunda 25 Ocak 2019’da gerçekleşeceğini belirtti.

Uzunca süredir temel ilk yardım eğitimi, yangınla mücadele, süratli bot kullanma gibi birçok alanda yoğun bir eğitim süreci geçiren bilim insanları, son hazırlıklarını tamamlıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türk Antarktika Bilim Seferi lideri Doç. Dr. Burcu Özsoy ile görüştü ve projenin son durumu hakkında bilgiler aldı.

Bakan Varank’ın konuyla ilgili açıklamaları:

“Hava şartları müsaade ederse 25 Ocak 2019’da 3. seferimizi yapacağız. Bu sefere 11 Türk bilim insanı ve 4 yabancı araştırmacı katılacak. Buraya gidecek heyetimiz orada ilk defa geçici Türk Bilim Üssü kurma çalışmalarını gerçekleştirecek. Bunun yanında, 8 Türk bilim insanı bölgede bulunan diğer yabancı araştırma üslerinde ve bölgedeki araştırma gemilerinde bilimsel faaliyetlerine devam edecek.

Biliyorsunuz burada gözlemci statüsündeyiz, konumumuzu danışman ülke yapabilmemiz için birtakım şartları yerine getirmemiz gerekiyor. 3. seferimiz de bu şartlardan birisi. İnşallah bu şartları yerine getirdikten sonra Antarktika’da danışman ülke konumuna geçeceğiz ve oradaki kalıcı üssümüzü kuracağız.”

Türk Antarktika Bilim Seferi lideri Doç. Dr. Burcu Özsoy, oldukça zorlu bir eğitim sürecinden geçildiğini ve bunun sefer için büyük önem taşıdığından söz etti. Antarktika’ya giden araştırmacılar için bu eğitimin zorunlu olduğunu söyleyen Özsoy, Kore’de eğitimin iki hafta sürdüğünü, bazı ülkelerinse bu eğitimi bir güne sıkıştırdığını belirtti. İlgili çalışmaları geçekleştirerek Türkiye için uygun bir takvim oluşturduklarını belirten Özsoy, oldukça kapsamlı bir eğitim süreci geçirildiğinin altını çizdi.

Türkiye’de Ar-Ge faaliyetleri için yapılan harcamaların tutarı 10 yılda 3 kattan fazla artarak 6,9 milyar liradan 29,9 milyar liraya yükseldi. Ar-Ge harcamalarında yükü ticari kesim üstlendi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son 10 yılda mali ve mali olmayan şirketlerin Ar-Ge harcamaları yüzde 460 artışla 17 milyar liraya, kar amacı olmayan kuruluşların da dahil edildiği genel devlet harcamaları yüzde 250 artışla 2,9 milyar liraya, yükseköğretim kurumlarının Ar-Ge harcamaları ise yüzde 230 artışla 10 milyar liraya yükseldi.

Gayrisafi yurtiçi Ar-Ge harcamaları 2008-2017 döneminde yüzde 333 artarak 6,9 milyar liradan 29,9 milyar liraya çıkarken, bunun 15,2 milyar lirasını personel harcamaları, 11,6 milyar lirasını diğer cari Ar-Ge harcamaları ve 3,1 milyar lirasını yatırım harcamaları oluşturdu.

İlk sıra “yeryüzünün keşfi”nde

Sosyoekonomik amaçlı kamu harcamalarına bakıldığında geçen yıl “yeryüzünün keşfi ve kullanımı” yüzde 26 payla ilk sırada yer aldı. Bu alanda yapılan 740,5 milyon liralık Ar-Ge harcamasının 621,7 milyon lirasını cari harcamalar, 118,8 milyon lirasını yatırım harcamaları oluşturdu.

Yeryüzünün kabuğu ve örtüsü, denizlerin, deniz yataklarının, okyanusların, atmosferin, kutupların keşfi ve bunların kullanımı, iklimsel, meteorolojik, mineral, petrol ve doğal gaz araştırmaları ve hidroloji konularını kapsayan “yeryüzünün keşfi ve kullanımı” için yapılan harcamalar son 10 yılda yüzde 230 artış gösterdi.

Kamunun Ar-Ge harcamalarında “savunma” yüzde 19,8 ile ikinci sırada yer alırken, bu alandaki cari harcamalar 421,5 milyon lira, yatırım harcamaları ise 145,6 milyon lira olarak gerçekleşti. Savunma için yapılan Ar-Ge harcamaları 2008’de 162,1 milyon lirayken, 2017’de yüzde 250 artışla 567,1 milyon liraya yükseldi.

Sosyoekonomik amaçlı kamu Ar-Ge harcamalarında tarım yüzde 16, endüstriyel üretim ve teknoloji sektörü yüzde 7,6 paya sahip oldu. Bu alanda en düşük harcama yüzde 0,07 ile kültür, eğlence, din ve kitle iletişim sektöründe yapıldı.

Üniversiteler “sağlık” dedi

Ar-Ge alanına göre yükseköğretim harcamaları incelendiğinde, geçen yıl sağlık bilimleri yüzde 33,2 ile en fazla harcamanın yapıldığı alan olarak dikkati çekti. Bu alanı yüzde 23,4 ile sosyal bilimler, yüzde 18,7 ile mühendislik bilimleri, yüzde 12,6 ile beşeri bilimler ve yüzde 8 ile doğal bilimler takip etti. Tarım bilimleri, yüzde 4 ile yükseköğretimde en düşük Ar-Ge harcamasının yapıldığı alan oldu.

Şirketler imalat için Ar-Ge yaptı

Mali ve mali olmayan şirketlerin Ar-Ge harcamaları içinde ise aslan payı yüzde 58,5 ile imalat sektörünün oldu. Elektrikli teçhizat, makine ve ekipman, bilgisayar, elektronik ve optik ürün imalatı, motorlu taşıtlar ile diğer ulaşım araçlarının imalatı, kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı bu alanda en fazla harcama yapılan alanlar olarak dikkati çekti. Bilgi ve iletişim sektörü, yüzde 28,6 ile Ar-Ge faaliyetlerine en fazla kaynak ayrılan diğer ticari sektör olurken, bu grupta en fazla harcama programlama ve danışmanlık alanında yapıldı.

Kaynak: AA

 

Türk kargocular ulaşımın zor, trafiğin geçit yerlerde artık drone kullanacak. PTT yerli drone üretmek için de harekete geçti. MNG ve Aras Kargo da Ar-Ge merkezlerinde yerli drone teknelojileri için çalışmalara başladı.

 

Türk kargo sektöründe 2018’de yepyeni bir dönem başlıyor.

Başta PTT olmak üzere Aras ve diğer yerli firmalar drone ile taşımacılık yapmaya hazırlanıyor. Bazı firmalar yerli drone için düğmeye bastı. İstanbul’da trafik, Karadeniz’de dağ engeli tanımayacak olan dronların taşımacılık maliyetleri de güzerhanına göre yüzde 50’ye kadar düşürebileceği belirtiliyor. Droneların e-ticarete de doping etkisi yapması bekleniyor.

Drone pazarı dünyada hızlı büyüyor. 2016 yılında 8.5 milyar dolar büyüklüğe ulaşan sektör her yıl yaklaşık yüzde 7 büyüyor. Altyapı sektöründen tarıma, taşımacılıktan telekominikasyona birçok sektörde kullanılmaya başlanan drone pazarının 2021 yılında 12 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Drone kullanımında taşımacılık sektörü 3. sırada yer alıyor. Amazon, UPS, DHL gibi dünya devleri birkaç yıldır bazı güzergahlarda bu araçlarla taşıma yapıyor. 2013 yılında dünyayı drone taşımacılığı ile tanıştıran Amazon, 2015 yılında ise daha teknolojik olan Prime Air modeli ile teslimat sürelerini hızlandırmıştı.

Alman kargo devi DHL de, dört yılı aşkın bir süredir kırsal ve uzak bölgeler ile trafiğin yoğun olduğu yerlerde bir teslimat seçeneği olarak Parcelcopter adı verilen droneları geliştiriyor ve test ediyor. Parcelcopter’i gerek Bavyera Alpleri’nin yüksek irtifaları ve zorlu hava koşullarında, gerekse Kuzey Denizi’ndeki Alman adalarının ücra köşelerinde tamamen otomasyonu yapılmış teslimatlar için başarıyla kullanıyor. Henüz kısmen test aşamasında olan drone ile taşımacılığın önümüzdeki yıllarda daha hızlı büyümesi bekleniyor. Türkiye’de ise taşımacılıkta henüz drone kullanmıyor. Ancak yerli kargo şirketleri 2018’de bu konuda atağa geçmeye hazırlanıyor.

PTT mühendisleri çalışma yapıyor

Son yıllarda yaptığı büyük yatırımlarla bir lojistik şirketine dönüşen ve teknolojiye odaklanan Türk posta devi PTT, Türkiye’de drone kullanımında öncü olmak istiyor. PTT Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Bozgeyik, 2018 yılı içerisinde fiilen drone taşımacılığına başlayacaklarını söyledi.

Bozgeyik, kullanılacak droneların yerli olacağını belirterek, PTT bünyesindeki mühendislerin bu konuda çalışmalara başlayacağını açıkladı.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan onay alarak sektörün il Ar-Ge merkezlerinden birini kuran MNG de önümüzdeki dönemde drone kullanımını gündeme aldı. Geçtiğimiz günlerde yeni yatırım planlarını ve büyüme hedeflerini açıklayan Aras Kargo Genel Müdürü Müdürü Hikmet Bulduk, özellikle ulaşımın zor olduğu bölgelerde kullanılmak üzere drone yatırımlarını da 2018 planları içerisine aldıklarını söyledi.

Trafik artık sorun olmayacak

Kargo şirketleri droneları özellikle Karadeniz gibi ulaşımın zor olduğu dağlık alanlarda ve trafiğin çok yoğun olduğu İstanbul gibi illerde kullanacak. Elbette herkes her istediği güzergahda drone kullanmayacak. Bakanlığın belirlediği ya da izni verilmiş rotalarda bu araçlarla taşıma yapılabilecek.

DÜNYA’ya konuşan PTT yetkilisi ilgili bakanlığın drone kullanımı konusunda regülasyon hazırlığında olduğu belirterek, “Drone kullanımı belli kurallara bağlı olacak. Bir güzergah kullanılmadan önce mutlaka ilgili kurumdan izin alınacak. Dronelar her yerde kullanılmayacak. PTT’nin Türkiye’de ulaşamadığı nokta yok. Ancak bazen ulaşım araçla imkansız olabiliyor. Bu durumda personelimiz hedefe yaya ulaşıyor. İşte bu durumlarda artık drone kullanacağız. Ayrıca İstanbul’da trafik nedeniyle iki saatte ulaştığımız bir noktaya 20 dakikada ulaşabileceğiz. Uygulama başlama tarihleri bölgeden bölgeye değişecek. Hız ve verimliliğin artması e-ticaret sektörüne de hız katacak” dedi.

Yeni iş fırsatlarını beraberinde getirecek

Drone teknolojisinin dünyada ve Türkiye’de yeni iş fırsatları yaratması bekleniyor. Bu alanda yerli üretim yapılmasının özellikle yan sanayi firmalarına önemli fırsatlar sunacağının altı çiziliyor. Ünlü danışmanlık şirketi PageExecutive’in direktörlerinden Ergin Özgür Akpınar, daha iyi pil ömrü gibi akıllı teknolojiye dayalı gelişmelerle drone kullanımının yaygınlaşacağını belirtirken, drone kullanımının artmasıyla yeni iş fırsatlarının da doğacağını söyledi.

Özgür Akpınar, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Henüz emekleme aşamasında olan drone teknolojisi bildiğimiz dünyayı değiştirmeye geliyor. Birçok büyük şirket droneları test ederek ciddiye almaya başlıyor. Tedarik zincirinin çevresel etkilerini ve maliyeti düşürerek hızı arttıracak olan bu teknoloji firmalara cazip geliyor. Günümüzde iş dünyasının üzerinde uçan dronelar beraberinde yeni iş fırsatları doğurarak yeni pozisyonların ortaya çıkmasını sağlıyor. Firmalar zaman içinde bu yeni pozisyonlar için daha çeşitli yetenek arayışlarına girecekler.” Bazı uzmanlar ise drone pilotluğunun geleceğin favori mesleklerinden biri olacağını vurguluyor.

Hayat kurtarıcı kan ve aşılar da taşınıyor

UPS Türkiye Genel Müdürü Ufku Akaltan, DÜNYA’ya yaptığı açıklamada, “UPS, uzun yıllardır drone teknolojisi dâhil otomasyon ve robotik teknolojileri test ediyor. Drone’ları 3. partilerle birlikte Ruanda’nın ulaşması zor bölgelerine hayat kurtarıcı kan ve aşıları taşımak için insani yardım amaçlı olarak da kullanıyor. Testler devam ettikçe drone’lar daha verimli hale gelecek ve alt yapı şartlarının müsait olduğu bölgelerde aktif olarak kullanıma girecek. Yaptığımız testlere göre dronelar tamamen otonom, bir pilota ihtiyaç duymuyor. Bu yüzden onlar havadayken, teslimatı yapan şoförümüz de diğer teslimatları yapabiliyor” dedi. Şirket, depolardaki yüksek rafların envanterini kontrol etmek için de dronelar kullanıyor.

 

 

Akın Robotics’in ürettiği ARAT özellikle insansı robotların zorlanacağı alanlarda kullanılmak üzere, tamamen yerli yazılımlarla üretildi.

 

Konya’da yer alan AkınRobotics fabrikasında yürütülen projede prototip aşamasına gelen AkınRobotics At (ARAT), yük taşıma, arazide arama kurtarma çalışmları ve ulaşım amaçlarına hizmet edecek.

Üzerinde 12 eklem noktası bulunan ARAT, görüntü işleyerek kişileri tanıyabiliyor ve cinsiyet, yaş gibi özellikleri belirleyebiliyor. Tamamen yerli malzeme ve yazılım kullanan ARAT’ın yapay zeka ve derin öğrenme sistemleri bulunuyor.

Gelişmiş gözlem yeteneğine sahip olan ARAT; arazi haritası çıkarmak, metal aramak ve arama kurtarma çalışmalarında yer almak için uygun özelliklere sahip. ARAT, üzerine takılabilecek yeni modülller sayesinde farklı amaçlara da hizmet edebilecek.

 

Akınsoft Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Akın ARAT’ın tanıtımında yerli robot konusunda çalışmalarının devam edeceğini söyledi. ARAT’ın, Akınsoft’un resmi YouTube sayfasından yapılan video paylaşımını aşağıdan izleyebilirsiniz.